Research’ 20 Uluslararası Mimarlık Araştırmaları Sempozyumu, Karabük, Türkiye, 18 - 21 Kasım 2020
Genişletilmiş Özet
Çalışmanın Amacı, Kapsamı ve
Problem Tanımı
Aidiyet kavramı son
yirmi yılda, çevre psikolojisi ve yönetimi başta olmak üzere farklı alanlarda
gerçekleştirilen çalışmalara konu olmuştur. Bu kavram kültürel miras
alanlarında ise koruma sürecini sosyal ve kültürel açıdan desteklemek amacıyla
çoğunlukla kimlik ve göç kavramları özelinde çalışılmaktadır. Tarihi alanlarda
gerçekleştirilen birçok çalışmada, bu alanlardaki plansız ve hızlı işlev
değişikliklerinin sonuçları üzerine durulmuştur. Bu durumun aynı zamanda hızlı
kullanıcı değişikliğine neden olarak kullanıcıların mekânsal aidiyet
duygularının azalmasına yol açtığı ortaya konulmuştur. Tarihi alanlarda yaşanan
bu problemler, korumanın önündeki engellerden biri olmanın yanı sıra kentlerin
değerlerinin, mekan ve zamanda algılanabilirliklerinin de kaybolmasına neden
olmaktadır (Şentürk, 2018). Kullanıcının yaşadığı mekana duyduğu aidiyet
duygusunun güçlendirilmesi yoluyla mekanın sosyal ve kültürel sürekliliğine
katkıda bulunulacağı düşünülmektedir. Bu amaçla Yörük köyünde sürekli kullanıcı
grubunu oluşturan yerel halkın mekânsal aidiyeti üzerine gerçekleştirilen
çalışma sonucunda, halkın köyde ikamet etme tercihini etkileyen en önemli
kriterin, geçim kaynağı olarak gördükleri turizm potansiyelinin değerlendirilmesi
düşüncesi olduğu anlaşılmıştır (Öztürk, 2020). Buradan hareketle bölgeyi
ziyaret eden süreli kullanıcı grubunu tanımlayan turistler üzerinde bölge
hakkındaki memnuniyet durumlarının ve geçirilen süre içerisinde ortaya çıkan
aidiyet duygularının ölçülmesini hedefleyen bir çalışma yapmanın gerekli olduğu
düşünülmüştür. Çalışmanın amacı, tarihi ve doğal güzellikleri sebebiyle yer
aldığı bölgedeki ziyaret noktaları arasında olan Yörük köyünde süreli
kullanıcılara ait mekânsal aidiyetin ve oluşması önündeki engellerin
belirlenerek bölgenin turizmi daha etkin kullanabilmesine yönelik mekana dayalı
fikirler üretmektir.
Materyal ve Metot
Çalışmada, nicel veri toplama yöntemi olan
anket kullanılmıştır. Bölgeyi ziyarete gelen süreli kullanıcı grubundan seçilen
30 kişiye anket uygulanmış ve elde edilen verilerin frekans dağılımları
tablolar halinde sunulmuştur. Çalışmada kullanılan anketin oluşturulması
sürecinde, mekânsal aidiyet kavramı üzerine yapılan araştırmalar incelenerek geçerliliğini
kanıtlamış anket çalışmaları referans alınmıştır. Sorular çalışma alanına uygun
olacak şekilde seçilmiştir (Williams ve Roggenbuck, 1989; Williams ve Vaske,
2003). Anket çalışması, ziyaretin en yoğun olduğu milli bayramı da içeren 3
günlük tatil sürecinde 12.00-17.00 saatleri arasında uygulanmıştır. Çalışmada,
süreli kullanıcıların Yörük köyünü ziyaretleri sonrasında, demografik bilgi
içeren soruların ardından, alana karşı duydukları aidiyetin ölçülmesi amacıyla
hazırlanmış olan çoktan seçmeli ve 3’lü likert ölçekli soru grubuna cevap
vermeleri beklenmiştir.
Bulgular
Öncelikle mekânsal
aidiyet ve mekanda geçirilen süre arasındaki olumlu ilişki düşünülerek (Williams
ve Vaske, 2003), katılımcılara mekanda bulunma süreleri sorulmuştur. Cevaplar incelendiğinde;
2 kişinin (%6,66) 5-15 gün arası, kalan 28 kişinin ise (%93,34) 5 günden daha
az süredir bölgede bulunduğu belirlenmiştir. Bunun yanında katılımcılar “eğer
imkanım olsa burada daha fazla kalmak isterdim” ifadesine %46,66 oranında “orta
düzeyde” ve %26,66 oranında ise “tam olarak” katılmışlardır. Bu durumunun
nedenin Yörük köyünde konaklamanın tarihi konaklarda gerçekleştirilmesi ve bu
konakların sayısının talep azlığı ve dışa göç sebebiyle giderek azalması olduğu
düşünülmektedir. Ayrıca köyde gerçekleştirecek farklı aktivitelerin bulunmaması
da mekanda bulunma süresi üzerinde etkili olabilir.
Mekânsal aidiyeti
dolaylı olarak ölçmeyi amaçlayan “bölge ile aramda bir bağ oluştuğunu
hissediyorum” ifadesine ziyaretçilerin %46,66’sı “orta düzeyde” ve %33,33’ü
“tam olarak” katılırken; “Yörük köyünde diğer ziyaret ettiğim yerlerden daha
çok keyif aldım” ifadesine ziyaretçilerin %66,66’sı “orta düzeyde” katılmıştır.
“Bölgeye karşı güçlü bir aidiyet duygusu hissediyorum” ifadesine ise %63,33’lük
oranda “orta düzeyde” katılım sağlanmıştır. Bu cevabı veren katılımcıların
%57,89’u “orta düzeyde”, %36,84’ü ise “tam olarak” bölgede aldıkları hizmetten
memnun olduklarını belirtmiştir. Bu veriler üzerinden süreli kullanıcıların
geçirdikleri zaman dilimi içerisinde bölgeye karşı aidiyet duygularının
oluştuğunu söylemek mümkündür. Tüm katılımcıların memnuniyet durumuna
bakıldığında ise %63,33’lük oranın “orta düzeyde” cevabını vermiş olması dikkat
çekicidir. Konuyla ilgili yapılan görüşmelerde ürünlerin fiyatlarını uygun
bulmayan katılımcıların, yerel halkın bölgeyi ziyaretlerin tek seferlik olacağı
kanısıyla hareket ettiğini düşündükleri bilgisine ulaşılmıştır.
Sonuç
Çalışmada, tarihi
çevrede süreli kullanıcının mekânsal aidiyet duygusu ile zaman ilişkisi incelenmiştir.
Ziyaretçilerin köyde geçirdikleri sürenin artırılmasının önündeki problemlerin
belirlenerek mekânsal önerilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Köyün en büyük
problemleri arasında, sosyal ve iktisadi açıdan daha iyi şartlara ulaşmak
amacıyla gerçekleşen dışa göç bulunmaktadır. Göç sonrası kullanılmayan
konaklarda kalıcı hasarlar oluşmaya başlamıştır. Yapılan araştırmada köyde
bulunma süresinin artırılmasının önündeki en önemli engelin ise barınma hizmeti
veren tarihi konak sayısındaki azalma olduğu tespit edilmiştir. Oysaki elde
edilen veriler hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin köy ile ilgili güçlü bir
aidiyet hissettiklerini ortaya koymaktadır. Bu ortamın, turizmi daha etkin
kullanarak göçün önüne geçilmesine katkı sağlamak ve korumayı fiziki çerçevenin
yanında, değişen aidiyet ve kimlik yapılarının da dahil olduğu bir modelde
uygulamak için gerekli potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir.